ABD, Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt aracılığıyla, Çin ile varılan bir anlaşma uyarınca TikTok'un ABD operasyonlarını denetleyecek yönetim kurulunda yedi koltuktan altısının Amerikalılar tarafından doldurulacağını açıkladı. Bu karar, popüler sosyal medya uygulamasının ABD'deki geleceği üzerindeki endişeleri giderme ve veri güvenliği konusundaki tartışmaları yönlendirme amacı taşıyor. Anlaşma, özellikle teknoloji devlerinin küresel faaliyetlerinin ulusal güvenlik üzerindeki etkilerine dair artan denetimin bir göstergesi olarak yorumlanıyor. Öte yandan, eski ABD Başkanı Donald Trump yönetimi döneminde başlatılan ve şimdi gündeme gelen bir kararla H-1B vize ücretlerinin şirketler için yıllık 100 bin dolara çıkarılması, özellikle Hindistan'da büyük yankı uyandırdı. Geçen yıl H-1B vizelerinden en çok faydalanan ülke olan Hindistan, onaylanan başvuruların yüzde 71'ini oluşturuyordu. Bu önemli artış, hem vize sahiplerinin aileleri hem de ABD'ye nitelikli iş gücü sağlayan teknoloji şirketleri için ciddi aksaklıklar yaratma potansiyeli taşıyor. Hindistan Dışişleri Bakanlığı, ücret artışının "insani sonuçlar" doğurabileceği uyarısında bulunarak, ABD makamlarından bu aksaklıkların giderilmesini beklediklerini ifade etti. Bu gelişme, ABD'nin Rusya'dan petrol alımları nedeniyle Hindistan'dan yapılan ithalatlara gümrük vergilerini artırmasının ardından, iki ülke arasındaki ilişkilerin son yılların en düşük seviyesine gerilediği bir döneme denk geldi. Amazon ve Microsoft gibi ABD'li teknoloji devleri dahi, H-1B vizesi sahibi çalışanlarına ülkede kalmaları yönünde tavsiyelerde bulunarak karara dolaylı yoldan tepki gösterdi. Bu iki olay, küresel ekonomide teknoloji, göçmenlik politikaları ve uluslararası ticaretin iç içe geçmiş yapısını gözler önüne seriyor. TikTok üzerindeki denetim değişikliği, dijital platformların ulusal egemenlik ve veri gizliliği bağlamında nasıl ele alınacağına dair bir emsal oluştururken, H-1B vizesi düzenlemesi ise nitelikli iş gücünün serbest dolaşımı ve uluslararası şirketlerin operasyonel maliyetleri üzerindeki hükümet müdahalelerinin etkilerini gösteriyor. Her iki gelişme de, ABD'nin küresel sahnedeki teknoloji ve göç politikalarının gelecekteki yönünü belirlemede kritik rol oynayacağını işaret ediyor.