Küresel piyasalar, ABD Başkanı Donald Trump'ın Çin'e yönelik aldığı sert kararların etkisiyle sarsıldı. Trump, 1 Kasım'dan itibaren mevcut vergilere ek olarak yüzde 100 gümrük vergisi uygulayacağını ve kritik yazılımlara ihracat kontrolü getireceğini duyurdu. Bu hamle, Washington'un Çin'in nadir toprak mineralleri ihracatına getirdiği kısıtlamalara bir yanıt olarak geldi ve Boeing uçak parçalarına da benzer kısıtlamalar uygulanabileceği sinyalini verdi. Açıklamalar, başta kripto para piyasası olmak üzere tüm küresel piyasalarda büyük bir şok etkisi yarattı. Bitcoin'in 125 bin dolardan 110 bin dolara gerilediği bu süreçte, Ethereum ve Dogecoin gibi diğer dijital varlıklar da çift haneli değer kayıpları yaşadı. New York borsası da haftayı keskin düşüşlerle tamamladı; Dow Jones, S&P 500 ve Nasdaq endeksleri önemli oranlarda değer kaybetti. Bu küresel çalkantının ortasında, emtia piyasalarında da dikkat çekici gelişmeler yaşanıyor. Özellikle gümüş piyasası, 1980'lerden bu yana en yüksek fiyat seviyelerini görürken, Londra'daki piyasada ciddi bir arz telaşı yaşanıyor. Likiditenin neredeyse tamamen kuruduğu bu ortamda, kısa pozisyon alanlar gümüş bulmakta zorlanıyor ve yüksek borçlanma maliyetleriyle karşı karşıya kalıyor. Hatta bazı piyasa oyuncuları, Londra'daki büyük primlerden faydalanmak için, normalde altın için kullanılan pahalı bir yöntem olan transatlantik kargo uçuşlarıyla gümüş külçeleri taşımak için adeta bir yarışa girdi. Bu durum, piyasadaki gerilimin ve arz-talep dengesizliğinin ne denli kritik boyutlara ulaştığını gözler önüne seriyor. Türkiye ekonomisi de kendi iç dinamikleriyle mücadele ediyor. Eylül ayı enflasyon verilerinin beklentilerin üzerinde gelmesi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz indirim patikasına ilişkin hesapları yeniden masaya yatırdı. Yurt içi ve yurt dışı kurumlar, yıl sonuna yönelik politika faizi beklentilerini ortalama 200 baz puan yukarı çekerken, TCMB'nin daha temkinli bir yol izlemesi gerektiği yönündeki görüşler ağırlık kazandı. Merkez Bankası Başkanı Karahan'ın "Maraton koşarken hızınızda yol koşullarına göre farklılıklar olabilir" açıklaması, para politikasında makroekonomik gelişmelere bağlı risklerin göz önünde bulundurulacağının işareti olarak yorumlandı.

Karton-Ambalaj Sektörü Zorlu Koşullara Rağmen Direniyor
Bu zorlu ekonomik ortamda, Türkiye'nin karton-ambalaj sektörü dikkat çekici bir dayanıklılık sergiliyor. Duran Doğan Packaging Genel Müdürü ve KASAD Başkanı Alican Duran'ın ifadelerine göre, kredilere erişimdeki zorluklar ve yüksek faiz oranları sektörün kârlılığını ciddi şekilde etkilese de, çift haneli EBITDA'lar ile sektör iyi bir performans gösteriyor. Sektör, net ihracatçı kimliğiyle Batı Avrupa'daki durgunluktan etkilenirken, ABD pazarını büyük bir fırsat olarak görüyor. ABD'nin Türk ambalaj sektörü için bir numaralı pazar haline gelmesi, gelecekteki büyüme potansiyelini işaret ediyor. Öte yandan, TL bazlı giderler ile Euro ve Dolar bazlı gelirler arasındaki makas, kârlılığı eritirken, işçilik maliyetlerindeki artışlar da rekabetçiliği zorluyor. Ancak, karton ambalajın yüzde 85 oranında geri dönüştürülebilir olması, çevreci politikaların ön plana çıktığı yeni dünya düzeninde sektöre önemli bir avantaj sağlıyor.