Autr
6 gün önce
Küresel Ekonomide Teknolojik Soğuk Savaş ve Türkiye'nin Kapsamlı Reform Ajandası: Altın Rekor Kırarken Piyasalar Hareketli
Küresel ekonomideki gerilimler, 2025 yılının sonlarına doğru belirginleşirken, ABD ile Çin arasındaki teknolojik soğuk savaş ve Avrupa'nın sanayi krizi gündemin ana maddelerini oluşturuyor. Washington'ın yarı iletken ihracat kısıtlamalarına karşı Çin, gizli bir "Manhattan Projesi" ile kendi EUV (Aşırı Ultraviyole) prototipini geliştirerek teknolojik bağımsızlık arayışında önemli bir adım attı. Bu girişim, küresel tedarik zincirlerinde yeni dengeler oluştururken, Çin'in yüksek üretim kapasitesinden kaynaklanan arz fazlası, özellikle demir-çelik sektöründe uluslararası ticarette alışılmış dengeleri sarsıyor ve Türkiye gibi ülkelerde iç pazar üzerinde baskı yaratıyor. Öte yandan Avrupa, Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası düşen doğalgaz fiyatlarına rağmen, yüksek maliyetler ve ABD ile Çin'den gelen yoğun rekabet nedeniyle sanayi krizinden çıkmakta zorlanıyor. Kapalı fabrikalar yeniden açılamazken, kıtanın rekabet gücü konusunda yapısal sorunlar devam ediyor.
Türkiye Ekonomisinde Yeni Adımlar: Vergi, Sosyal Güvenlik ve İşgücü Destekleri
Türkiye ekonomisi ise 2025 yılının son çeyreğinde kapsamlı yasal düzenlemelerle dikkat çekiyor. Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni vergi paketiyle emlak vergisi artışına yüzde 100 sınır getirilirken, tescilli araç satış ve devir işlemlerinden binde iki oranında noter harcı alınması hükme bağlandı. Sosyal güvenlik alanında da önemli değişiklikler yapıldı; SGK çalışanları için prim oranı yüzde 39'dan yüzde 54'e, genel sağlık sigortası (GSS) primi yüzde 11'den yüzde 12'ye, emeklilik borçlanma oranı ise yüzde 32'den yüzde 45'e yükseltildi. Ayrıca, işsizlik sigortası fonundan imalat sanayine destek sağlanması kararı alındı ve Dünya Bankası, gençlerin işgücü piyasasına hazırlanması amacıyla Türkiye'ye 350 milyon euro destek sağlayacağını duyurdu. Bu düzenlemelerle birlikte, Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) Ekim 2025 itibarıyla 323,3 milyar dolar açık verirken, rezerv varlıklar 183,6 milyar dolarla tarihi yüksek seviyesine ulaştı.
Altın Piyasasında Tarihi Zirveler ve 2026 Beklentileri
2025 yılı, altın yatırımcıları için son derece hareketli ve kazançlı geçti. Altının ons fiyatı, 20 Ekim'de 4.382 dolarla tarihi zirvesini görürken, yıl genelinde dolar bazında yüzde 65 yükselerek 1979'dan bu yana en hızlı yıllık artışına imza atmaya hazırlanıyor. Yurt içinde ise gram altın, yılbaşından bu yana yüzde 99 oranında değer kazandı. Bu yükselişte ABD Başkanı Trump'ın ekonomi politikalarının yarattığı belirsizlikler, Fed'in faiz indirimleri ve merkez bankalarının artan altın talebi etkili oldu. Gelecek yıla ilişkin tahminler de oldukça iyimser; Goldman Sachs, ons fiyatının 2026 sonunda 4.900 dolara, JPMorgan ise 5.000 dolara ulaşabileceğini öngörüyor. Deutsche Bank da 2026 tahminini yukarı yönlü revize ederek 4.450 dolar ortalama fiyat beklentisiyle 4.950 dolarlık zirve fiyatını işaret etti.
Piyasa Hareketleri ve Tüketici Güvenindeki Düşüş
Piyasalar, genel ekonomik gelişmelere ek olarak yerel ve bölgesel dalgalanmalarla da karşılaştı. Beşiktaş hisseleri Borsa İstanbul'da kısa süreli sert bir dalgalanma yaşarken, FTSE endekslerinde Türkiye'den birçok hissenin ağırlığı artırılıp bazılarının azaltıldığı görüldü. Öte yandan, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre tüketici güven endeksi, Aralık ayında yüzde 1,8 azalışla 83,5'e gerileyerek hanelerin maddi durum ve genel ekonomik beklentilerinde düşüş yaşandığını gösterdi. Bu düşüş, dayanıklı tüketim mallarına harcama düşüncesini de olumsuz etkiledi. Döviz piyasalarında ise dolar 42.80 TL, euro 50.23 TL seviyelerinde işlem görerek yılbaşından bu yana önemli değer artışlarını sürdürdü.
Türkiye Ekonomisinde Yeni Adımlar: Vergi, Sosyal Güvenlik ve İşgücü Destekleri
Türkiye ekonomisi ise 2025 yılının son çeyreğinde kapsamlı yasal düzenlemelerle dikkat çekiyor. Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni vergi paketiyle emlak vergisi artışına yüzde 100 sınır getirilirken, tescilli araç satış ve devir işlemlerinden binde iki oranında noter harcı alınması hükme bağlandı. Sosyal güvenlik alanında da önemli değişiklikler yapıldı; SGK çalışanları için prim oranı yüzde 39'dan yüzde 54'e, genel sağlık sigortası (GSS) primi yüzde 11'den yüzde 12'ye, emeklilik borçlanma oranı ise yüzde 32'den yüzde 45'e yükseltildi. Ayrıca, işsizlik sigortası fonundan imalat sanayine destek sağlanması kararı alındı ve Dünya Bankası, gençlerin işgücü piyasasına hazırlanması amacıyla Türkiye'ye 350 milyon euro destek sağlayacağını duyurdu. Bu düzenlemelerle birlikte, Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) Ekim 2025 itibarıyla 323,3 milyar dolar açık verirken, rezerv varlıklar 183,6 milyar dolarla tarihi yüksek seviyesine ulaştı.
Altın Piyasasında Tarihi Zirveler ve 2026 Beklentileri
2025 yılı, altın yatırımcıları için son derece hareketli ve kazançlı geçti. Altının ons fiyatı, 20 Ekim'de 4.382 dolarla tarihi zirvesini görürken, yıl genelinde dolar bazında yüzde 65 yükselerek 1979'dan bu yana en hızlı yıllık artışına imza atmaya hazırlanıyor. Yurt içinde ise gram altın, yılbaşından bu yana yüzde 99 oranında değer kazandı. Bu yükselişte ABD Başkanı Trump'ın ekonomi politikalarının yarattığı belirsizlikler, Fed'in faiz indirimleri ve merkez bankalarının artan altın talebi etkili oldu. Gelecek yıla ilişkin tahminler de oldukça iyimser; Goldman Sachs, ons fiyatının 2026 sonunda 4.900 dolara, JPMorgan ise 5.000 dolara ulaşabileceğini öngörüyor. Deutsche Bank da 2026 tahminini yukarı yönlü revize ederek 4.450 dolar ortalama fiyat beklentisiyle 4.950 dolarlık zirve fiyatını işaret etti.
Piyasa Hareketleri ve Tüketici Güvenindeki Düşüş
Piyasalar, genel ekonomik gelişmelere ek olarak yerel ve bölgesel dalgalanmalarla da karşılaştı. Beşiktaş hisseleri Borsa İstanbul'da kısa süreli sert bir dalgalanma yaşarken, FTSE endekslerinde Türkiye'den birçok hissenin ağırlığı artırılıp bazılarının azaltıldığı görüldü. Öte yandan, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre tüketici güven endeksi, Aralık ayında yüzde 1,8 azalışla 83,5'e gerileyerek hanelerin maddi durum ve genel ekonomik beklentilerinde düşüş yaşandığını gösterdi. Bu düşüş, dayanıklı tüketim mallarına harcama düşüncesini de olumsuz etkiledi. Döviz piyasalarında ise dolar 42.80 TL, euro 50.23 TL seviyelerinde işlem görerek yılbaşından bu yana önemli değer artışlarını sürdürdü.